Efes
İzmir’in ve Türkiye’nin en önemli bölgelerinden, eski çağların en ünlü Yunan antik kenti, kuruluşu M.Ö. 6 bine kadar dayanan bir miras: Efes
Bugün İzmir’in Selçuk ilçesi yakınlarında bulunan Efes Antik Kenti, Küçük Menderes Nehri körfezinde, Cilalı Taş devrinde kurulmuştur.
Klasik Yunan döneminin en önemli 12 kentinden biri olan Efes, putperestlik ve Hıristiyanlık için çok önemli din merkezlerinden biriydi. Bu dönemlere ait eserleri hala görmeniz mümkün.
Efes, topraklarının bereketli olması ve Doğu ile Batı arasındaki ticarete açılan kapıda bulunmasıyla antik çağların en önemli kentlerinden biri olmuş ve yüzyıllar boyunca bu değer korunmuştur.
Anadolu’nun eski ana tanrıça Kybele geleneğinin bir yansıması olan Artemis kültürünün en büyük tapınağının Efes’te bulunması, bu şehri ayrıca önemli kılan etkenlerdendir.
Milet ile birlikte bilim, sanat ve kültürün en önemli iki temsilcisinden biri olan Efes, tarihin en önemli kişilerinden bilge Herakleitos, rüya tabircisi Artemidoros, şair Callinos ve Hipponaks, gramer bilgini Zenodotos, hekim Soranos ve Rufus’un doğduğu yerdir.
Şehrin bir kısmı M.S. 614’te meydana gelen bir depremle yıkılmış, fakat büyük bir bölümü günümüze kadar ulaşmıştır. Bu eşsiz kentte, İzmir’de olduğu gibi yazları sıcak ve kurak, kışları ılık geçen Ege tipi Akdeniz iklimi etkilidir.
Medeniyetin beşiğine ve eşsiz mimariye tanıklık etmek istiyorsanız, Efes sizleri bekliyor!
Gezilecek Yerler
Antik ve doğal mimari adına en güzel örneklerin günümüze kadar ulaşmış eserlerini barındıran Efes, her yıl dünyanın pek çok ülkesinden misafirlerini karşılıyor.
İlk kuruluşu 8 bin yıl öncesine kadar uzanan Efes Antik Kenti, pek çok kere yeniden kurulmuş ve her seferinde büyük bir gelişme kaydetmiştir. Muhteşem yapıları, görkemli sütun ve kolonları, dönemin çok ilerisinde bir görüşle inşa edilmiş tapınak, kütüphane ve caddeleri, bugün tarihin en derin izlerini taşıyor.
Efes’in en önemli yapılarından biri olan Artemis Tapınağı, dünyanın yedi harikasından biri olarak antik çağlardan bu yana önemini koruyor. Bu müthiş tapınağın en önemli özelliği, Helen dönemine ait olması ve tamamen mermerden yapılan ilk ve en büyük yapı olmasıdır. Günümüze kadar yalnızca birkaç bloğu kalan tapınak, eski görkemini hala yansıtmaya devam ediyor.
Celsus Kütüphanesi, Roma dönemine ait bir yapı olup, hem kütüphane hem de bir anıt mezar niteliğindedir. Kitapların korunması açısından dönemin çok ilerisinde bir teknikle inşa edilen bu müthiş kütüphane, Gaius Celsus Polemaenos adına, oğlu tarafından yaptırılmıştır ve Celsus’un lahdi de burada bulunur.
Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan İsa Bey Camii ise özellikle Efes ve Artemis tapınaklarından getirilen taş sütunlar kullanılarak yapılmıştır. Hem avlulu Türk camilerinin hem de Anadolu sütunlu camilerin bilinen en eski örneğini görmeden Efes’ten ayrılmayın.
St. John adına yaptırılan ve mezarının burada olduğu düşünülen St. John Bazilikası, altı kubbeli olup, Bizans İmparatoru Jüstinyen tarafından M.S. 6. yüzyılda yapılmıştır. Dönemin en büyük yapısı olan bu bazilika, Ayasuluk bölgesinde yer alır ve Hristiyanlar tarafından önemli kabul edilir.
Magnesia Kapısı, Doğu Gymnasiomu, Odeon, Devlet Agorası, Prytaneion, Memmius Anıtı, Aşk Evi, Yamaç Evler, Tiyatro, Ayasuluk Kalesi ve daha pek çok mimari yapı, günümüzde Efes’te yaşamaya devam ediyor.
Özellikle Hristiyan inanışı için büyük öneme sahip olan Meryem Ana Evi, Hz. İsa’nın ölümünden sonra Aziz Yuhanna’nın Meryem Ana ile birlikte gittiği Bülbüdağı’nda yer alıyor. Meryem Ana’nın bir süre burada yaşadığına ve öldüğüne inanılan evi, görkemli ormanlar ve tertemiz bir doğa içinde yer alıyor.
Rivayete göre, Hristiyanlığın kabulünden önce, putperestlerden kaçan yedi gencin saklandığı ve iki yüzyıl uyuduğu belirtilen ören yeri Yedi Uyuyanlar, daha sonra bu gençler için anıt mezar olarak yapılmıştır. Bu mucizevî yapının dört katı hala görülebilir niteliktedir.
Siz de antik çağların bu masalsı yapılarında kendinizi yeniden keşfetmek için daha fazla beklemeyin!